17 Ağustos 2009 Pazartesi

Dudaktan Kalbe

Serde televizyon manyaklığı olmaya görsün, aylar önce bitmiş dizinin son bölümü izlenebiliyor. Dudaktan Kalbe'yi bir süre eleştire eleştire izledim. Sonra bıraktım. Annemle de bırakmadığı diziyi için dalga geçip durdum:) Lamia zırıl zırıl ağlar, Kenan paso acıklı acıklı bakar,aynı şeyler olup duruyor. Galiba daha önce yazmış idim diğer blogda, ama o Cemil var ya Cemil...Dizinin kötü adamı göya. Sanırım zavallı senaristler reklamverenlerin zevksizliğine kurban gidp Lamia ve Hüseyin Kenan'a gözyaşı sıçmaya zorladılar. Bunlarda maharetlerini Cemil'de gösterdiler. Yiğit Özşener'in de hakkını yemeyeyim şimdi Cemil karakterinin içine mükemmel oturdu. Şeyma hocamın kulakları çınlasın, adam tip değil karakter! Lamia tip, Hüseyin Kenan tip ama Cemil içi dolu bir karakterdi hep...Halasının oğlunu kıskanan, onun kadar popüler olabilmek için her şeyi yapan, gerekirse kötü olabilen biri...Hatta o kadar kötü ki kuzeninin sevdiceğini elinden almış ve evlenmiş. Gerçi Cemil almış demek yanlış olur, Kenan'ın salaklaığını değerlendirmiş. Ne bileyim daha bir sürü şey...Ama kötülüğünü sadece özgüvensiz bir çocuk oluşundan yapıyor. Kimse tarafından çok sevilmemiş, itilmiş kakılmış, ilgi görmemiş, bir kenara itilen bir çocuk olduğunu hissediyorsunuz.( Yok abi senaristlerden vazgeçtim, bu işlerden anlamam ama Yiğit Özşener dışında o rolü kaldıracak kim var? Şu an benim aklıma gelmiyor.)Her neyse sonuç itibarıyla kötü adam aşkına dizi seyretmek işte bu. Eh Cemil düştü aklıma, oturdum Dudaktan Kalbe'nin hazirandaki final bölümünü izledim.

Hayır, final yapıyorsunuz bari düzgün yapın değil mi? "Sevgi emekmiş" lafını vakti zamanında Türkan Şoray'dan o kadar çok dinledik ki beynimize onun ağlamaklı sesi yerleşti. Aslı Tandoğan'dan kesmedi valla. Her neyse sonuç şu ki final ya herkes melek kesildi bir anda. Lamia'ya eziyet eden amca ve yenge, Paşa'nın kahya kadını Macide, Paşa'nın ta kendisi, Nimet, deli Makbule, Lamia'nın ismini bilmediğim eski psikopat nişanlısı ve bi sürüsü daha...Bir Cavidan bir de ona aşık biri var(Nimet'in eski çıkıntısı) öyle olduğu gibi burunlarının üstünde bok varmış gibi durmaya devam ettiler; ha bir de Hüseyin Kenan'ın kardeşi Afife... Yalnız bütün bu isimleri bir yerden destek almadan yazıyorum işin tuhafı. Vay anasını sayın seyirciler bir süre izledim ama yer etmiş resmen:D O kadar da küçümsemesem mi diziyi ne:P
En nihayetinde bir s...me sürülecek yanı yoktu son bölümün, Cemil hariç tabii ki... Rahmetli karısı Leyla'nın(Kenan'ın eski sevdiceği) mezarının başında konuşurken adamın değişiminin diğer tiplere göre mantık değişiminde ilerlediğini görüyorsunuz. Ne bileyim Lamia'yı sevdiğini ve o sevmedikçe onu istemeyeceğini filan...Bu boktan dizide Yiğit Özşener bir elmastı, nispeten karakterli de çizdiler yolunu, şanslıydı. Neyse son bölümde bol bol Fadik Sevin Atasoy yani Leyla gözüküyor anılardan kesit ve hayalet olarak. Hatta bölümüm sonunda bir de şarkı söylüyor. Daha önce duymamıştım ama şarkı güzelmiş. Burak Hakkı'ya değinmeden geçmeyeyim rezil oynuyor ama şahane poz veriyor:) Leyla şarkı söylerken dokunup geçtiği fototğrafalar güzeldi. Bence asıl hikaye bundan sonra başlıyordu; yani Hüseyin Kenan'ın intiharı öncelikle Cemil ve Lamia için tramvatik olacaktı. Bunun ailelerine yansımaları, Melek yani Lamia'yla Kenan'ın kızının üzerindeki etkisi, bir gecede mutluluğun dorukalrın suçluluk duygusunun dipsiz kuyularına düşmeleri hikayesi çok daha dolu olurdu bence. Bana bıraksalardı "Kalpten Dudağa"nın senaryosunu yazardım yani...

Cavidan'la halası Büyükada Kahve Dünyası'nda oturuyorlardı, Burak Hakkı 75 bölüm boyunca keman virtiözünü oynayıp keman nasıl tutulur öğrenemedi(son bölümde gördüğüm vibratoyu da kesin toygar ışıklı -dizinin müziklerini yapan kişi- yapıyordur), Lamia 75 bölümün en az 70'inde ağladı, son sahnedeki İstanbul ve martılar görüntüsündeki renk şahaneydi, bir dizi daha böyle bitti.

Veda-Toygar Işıklı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder