22 Ocak 2010 Cuma

P.S.I Love You/ Not. Seni Seviyorum


Bahsi açılınca herkeste "ama muhteşem bi fiiiiiilm nası' izlemezsiaaaan" nidalarından bıkmış idim. Ama ondan izlemedim. Geçenlerde kanal d'de yayınlanınca, filmin sonunu izlemek zorunda kaldım bir şekilde, bari başını da izleyeyim dedim:)

Bir kere filme romantik komedi diyenleri bir güzel pataklamak istiyorum. Gerçi izlemeden ben de aynı kategoriye koydum o çok ayrı:) Ama izledikten sonra "romantik komedi bu film" diyenler size sesleniyorum huuu, ne romantik komedisi lan, adam filmin başında ölüyor?! Romanik bile değil neredeyse aslında, psikopatça. Zira adam beyin tümöründen ölmeden önce karısına mektuplar hazırlıyor ve ondan sonra bir şekilde ona ulaşmasını sağlayarak Holly'nin hayatını düzene koymasında yardım ediyor. Bir kadın için kocasını kaybetmek, yaş önemli değil, asla küçümsemiyorum; eminim çok büyük bir şeydir.Holly'nin acısı elbette büyük, ölende Gerard Butler olunca acıyı siz tahmin edin...

Bir kere ölen adamı Gerard Butler yapmak, kafadan kadın seyirciyi ağlatmak. İkinci sahneden ben "gitti caaanım herif, göremicez mi" diye dövünmeye başladım zaten. Bir filmin içine bir Büyük Britanya'dan birilerini koyduysan sonuna kadar göstermek zorundasın; kaç kadının göz hakkı var biliyor musun sen ey yapımcı sorarım sana? Vallahi çarpılırsın, filmin izlenmez. Havasından mıdır suyundan mıdır nebatından mıdır nedir bilmiyorum bu Büyük Britanya erkekleri bir başka olıyorlar anacım. Yakışıklıdan ziyade karizmatikler bir kere. Bir Hugh Laurie olsun, ne bileyim bir Alan Rickman olsun, efenime söyleyeyim Colin Firth, Robert Pattinson, Matthew Macfadden, Hugh Grant, Jonathan Rhys Meyers(kurban olsunlar böyle 8. henrye), Gary Oldman, Jude Law olsun, tabii ki Gerard'im Butler'ım olsun(kendimi sapık gibi hissettim, listeye bak) hepiciği Büyük Britanya'nın nadide çiçekleri... Ben şimdi bu adayı nasıl sevmeyeyim. Allah Büyük Britanya'nın erkeklerine zeval vermesin:) O değil de ben bu uzun erkekli paragrafı bir yere bağlayacaktım ama nereye bağlayacağımı unuttum:D O kadar İngiliz erkeği saydıktan sonra kendimden geçmemi normal sayıyorum, mazur görün:P

Her neyse ölen koca Gerard Butler. Kadın kendini acayip bir derbederliğe vurmuşken mektuplar gelmeye başlıyor. Bir şekilde o mektuplar hayata bağlamaya başlıyor, Holly'nin hayattaki yolunu bulmasına yardım ediyor. Bir yandan hoş, ama diğer yandan psikopatça. Öyle mektuplar yazıyor ki sanki hayatında ne olduğunu bilirmiş gibi... Aslında hala yaşadığına inanmak daha kolay o mektuplarla. Yani kadının acısını dindirebilir geçici olarak belki ama gerçekliği kabul etmesini zorlaştırır gibi geliyor bence. Her şey ayarlanmış bir biçimde, karısını İrlanda'ya tatile bile gönderiyor arkadaşlarıyla. Koca da nereden baksan mükemmel koca, Gerard Butler olması dışında. Adamın yapmaya çalıştığı şey karısının yeniden birini ve yolunu bulup hayatını devam ettirecek hale gelmesi... Romantik, tutkulu, gözleri gülerek bakan, karısına hala aşık, pozitif bir adam... Mükemmel şarkı söylüyor, sürekli espiri yapıp güldürüyor. Holly onunla 10 yıl evli kalıyor(19 yaşında evlenmiş) ve evlilikleri mükemmelden ziyade gerçek. Kavga ediyorlar, sonra barışıyorlar daha ilk sahnede.Sen de kendini iç çekerken buluyorsun işte... Abi yok böyle adamlar piyasada, bizi kandırıp duruyorlar. Özetle sonunda kendi yolunu buluyor, yüzeye çıkıyor.

Açıkçası benim filmde ilgimi çeken Holly'nin hikayesi, mektuplar filan değildi. Herkesi deli divane oralara ağlıyor. Holly'den hoşlanan bir karakter(ki onu da sesine kurban olduğum Harry Connick Jr. oynuyor) "Ben de birilerinin Gerry'si olmak istiyorum" kabilinden bir cümle kuruyor. Herkes birilerinin bir şeyi olabileceğine hala inanıyor sanırım. Ne bileyim Mecnun'un Leyla'sı ya da Aslı'nın Kerem'i olmak bir kaç yüzyıl öncesinde kaldı gibi geliyor. Ben birilerinin Canan'ı olabileceğime inanmıyorum artık-evet inandığım bir dönem oldu-, çünkü farzedelim evlensem bile ait olabilmek şu çağda kolay değil. Bir adama güvenirsin de nasıl bu kadar güvenebilirsin ki? Bence hala bunu yapabilme ışığını kendilerinde görenler çok ağlıyor filme. Gerry'nin Holly'si Gerry'sini kaybediyor çünkü. Eğer inanıyorsan, hele de bunu yaptığın biri varsa, içselleştirmek kolay oluyor bazıları için. Özellikle mi yaptılar bunu bilmiyorum ama filmde Gerry ve Holly'nin isimleri sürekli aitlik haliyle kullanılıyor: Gerry'nin Holly'si, Holly'nin Gerry'si... Eee sonra noluyor, benim dışımda herkes anladığım kadarıyla sel bastırtmış evlerine.

Heh, benim ilgimi çeken diyordum; yan karakterler. Bir şekilde niyeyse onları daha iyi tandığımı düşündürttü film. Holly'nin iki yakın arkadaşı var. Birinin kocası-ki Gerry'le iyi arkadaşmış- ve Holly'nin annesiyle kız kardeşi var. Ha bir de Harry Connick Jr'ın oynadığı rol var. Başka karakterler de var da bunlar Gerry'nin ölümünden sonra Holly'i normale döndürmeye çalışan kişiler. Ne bileyim sonrasında tavladığı İrlandalı yakışıklı filan... Hepsi destek olmaya çalışırken Holly diğer taraftan itiyor onları. Ne bileyim Holly dışındaki karakterlerin hepsi iyi çizilmişti bence. Hadi kabul ediyorum, aradaki İrlandalı yakışıklı hikayesi çok alakasızdı, olmasa da olurmuş. Arkadaşlarının desteği, Gerry bir şekilde iyi anlatılırken Holly havada kalıyor bence. Yoksa sadece Hillary Swank'la alakası yok.

Oyunculara gelirsek Hilary Swank gibi iki oscarlı bir kadın bu rolde nasıl oldu bilmiyorum ama oturmamış. Onun dışında oyuncular süperdi. Film boyunca "ya ben bunu bir yerden tanıyorum James Masters adı da yabancı değil ama nerden" diye düşündüğüm adam nette bakınırken farkettim ki çok tanıdıkmış: Spike! Hani şu Buffy'deki, önce kötü olup sonra iyilik abidesi olan. Hiç bozulmamış, sarı saçlarından gayrısı bizim spike. Muhtemelen ondan tanıyamadım, adamı sezonlar boyunca sarı boyalı kafayla görünce... Buffy'i özlediğimi farkettim, en kısa zamanda indireceğim. Anne rolünde Katey Bates vardı, bütün oscarlıları filme toplamış gelmişler:)

Şimdi Gerard'a geleceksek o ayrı bir paragrafı hakediyor:) Gerek Gerard Butler oluşundan gerek derinlerden bir ah çektirtecek bir kocayı oynayışından... Güzelin nazına, Gerard'ımın ara gazına hastayım. Bir Mustang Sally söylüyor filmde, ben bile bilgisayarın başından "ride sally ride" kısımlarına katıldım. Gerçi adam filmin neredeyse tamamında şarkı söylüyor, sesi de fena değil, zaten enerjisi de güzel. Bir de hani resmen duygusallığın dozunu arttırmak için kocayı böyle yaratmışlar. Kimse ölümü haketmez ama adam öyle bir adam ki Holly için üzüldüğün bir yana, sen üzülüyorsun ayrıca böyle bir adam gittiği için. Bu arada az önce izlediğim bi vidyodan öğrendimki ismi aslında cerard okunmuyormuş, cerıd'mış. Ama bütün amerikalılar adama cerard diyor. Gerçi eklerden de anlayabileceğiniz gibi ben de her tarafta cerard okudum:) Yalnız şimdi farkettim, adamın oyunculuğuna dair hiçbir şey dememişim:) Benim izlediğim Gerard Butler filmlerinin hiçbirinde-bu film de dahil- kendini zorlayacak bir rolde değildi. Safi karizmasıyla olayı kotarıyor zaten. Gerçi şimdi hakkını yemeyeyim, vermek istediği duyguyu da veriyor. Ay neyse çıkalım bu konudan, Gerard Butler seyrederken oyunculuğunu seyrettin mi diye bir sorsana... Ay evet, oynadığı rolün de etkisi var, ben bir Gerard Butler fanatiği olma yoluna ilerliyorum. Neyse kısaca virajların ustasıyım Gerard'ımın hastasıyım. Raaaaayd cerıd raaayd!

Neyse ya sevmedim desem filme ayıp etmiş olurum, ama söyledikleri kadar çıkmadı. Bir şekilde Gerard Butler hayranı olmak yolunda ilerleliyorum, yazı boyunca kendimde onun farkına vardım. Mutlaka seyredilecek filmler değilse de vaktiniz varsa bu da değişik bir hikaye diyebileceğim bir film oldu açıkçası.

4 yorum:

  1. çok güzel yazıyorsun ama bir de
    bir not yazarsan kıyıya köşeye bir yere
    yazılanlar filmleri izlemeyenler için sakıncalıdır diye
    çok sevineceğim.. =)
    ve alınmaca yok.

    YanıtlaSil
  2. Canan yine kopardın beni :)Yalnız film yorumunda ziyade Gerard yorumu olmuş :)'Abi yok böyle adamlar piyasada, bizi kandırıp duruyorlar.' KATIlLIYORUM. Ayrıca Hillary Swankı da beğenmedim.

    YanıtlaSil
  3. yok alınmadım saol hatırlattığın iyi oldu. ve yan tarafa not ekledim:)

    YanıtlaSil
  4. ay napayım içimdeki gerard aşkı bambaşka bir yere doğru ilerliyor:P durduramadım kendimi:)

    YanıtlaSil