24 Ocak 2010 Pazar

The Proposal/Teklif


Geçenlerde Ali'yle bir muhabbet ettik, sağ olsun beni dumurlardan dumurlara sürükledi. Önce kafa buluyor zannettim, zira espirili bir bünye, ama romantik komedi seven bir erkekle romantik komedi muhabbeti çevirmek keyifli oldu:)

Bu filmi de "seyret, fena değil, hem de bir editörün hikayesi anlatılıyor" diyen de Ali oldu zaten. Klasik romantik komedi, bildiğimizden. Bir adet aile kavramını uzun süre önce unutmuş bir editör kızımızla ailesiyle köklü bağları olan fakat bu her aşırı köklülükte olduğu gibi boyunduruk sorunu olan asistanı ile aşık olmalarını anlatıyor.

Bir kere çok iddialıyım bir konuda, Sandra Bullock'u bu tip rollerde görebileceğiniz artık nadir filmlerden. Artık kadın 46 yaşında, romantik komedilerde oynamak için biraz yaşlı maalesef. Zaten filmde de genç bir kadını oynamıyor. Orta yaşlı bir Kanadalı bir editör, çeşitli sebeplerden dolayı vizesi yenilenmeyince ülkesine dönmemek için asistanını evlenmeye zorlamasını anlatıyor. Asistan da Ryan Reynolds, Two Guys, A Girl and A Pizza Place'in Berg'ü:) Hastasıydım o dizinin, cnbc-e'nin efsanelerindendi. Neyse konuyu dağıtmayalım, prosedürde bir yamuk olmasın diye çocuğun ailesiyle tanışmaya Alaska'ya gidiyorlar. Ama pek tabii olarak işler beklenildiği gibi gitmiyor. Aile kavramını kaybetmiş, sert editör Margeret, kölesi bellediği Andrew'a karşı yumuşayıveriyor. Aşkın açamadığı kapı, kanatlanıp uçamadığı yer mi var? Tabii ki yok. Neyse efendim, işin özet tarafı şu ki bilindik romantik komedi. Ama özel bir tarafı yok.

Sandra Bullock satnadartını tutturmuş oyunculukta. Ryan Reynolds da eh işte. Manzara güzel, yalan söylemeyeyim şimdi. Ha bir de filmde Malin Akerman var. Zira kendisi Twilight'ta Rose rolünü oynaması gerektiğine inandığım iki kişiden biri(diğeri için bkz.Rosamund Pike) ve kadın güzel oynuyor. Rolü çok büyük sayılmaz. Zira kötü ve ayıran eski sevgili değil, aksine peşinden git duruyo musun hala diyen bir eski sevgili kendisi:) Kötü olsaydı rolü fazla olurdu. Zaten filmin en tuhaf tarafı bu bence, kötü yok. Daha doğrusu romantik komedilerde çoğu zaman iki karakterin aşk hikayesini geciktiren ve doğal olarak aradaki aşkı körükleyen bir kadın ya da bir erkek vardır. Bu filmdeyse sadece eski sevgili dekoru var, o kadar. Aslında illa kötü birini bulacaksak o da baba olabilir, fakat sadece Andrew'la babası arasında çatışma unsuru var o kadar. Aşklarını engelleyen tek unsur Amerikan Göçmen Dairesi ki pek haz vermiyor seyirci açısından. "Hahah noldu orrr.spu aldın mı ağzının payını" ya da "sen ayırmaya çalışır mısın alırsın babayı" tipinde bir tepki veremediğim için sanırım sıradan diyorum filme. Ne bileyim her filmde beklemiyorum ama filmin en ufak bir süprizi bile yok. Ne olacağını bilmek yetmiyor, İngilizcem süper olsa replikleri bile tahmin edicem o kadar bilindik. Sevimli ama sadece sevimli olmakla kalan bir film. Bir de Ryan Reynolds, Sandra Bullock'un yanında çok genç duruyor, fazla genç. Ay ne bileyim, imdb 6.8 demiş, ben mi değerini anlamadım.

Filmin en güzel yanı ne derseniz, kim oynuyor bilmiyorum ama Ramone:) Seksi dansçı, ilginç tezgahtar ve çapkın rahip olarak epey bir güldürme alanı yaratıyor. Özellikle striptiz yaparken ki hali görülmeye değer. Ramone için izlenebilir film bak:) Öff ne bileyim, ben anlamadım galiba. Ama vakit geçirtiyor mu, evet geçirtiyor.

2 yorum: