24 Ekim 2009 Cumartesi

Love and Other Disasters/Aşk ve Diğer Felaketler

Aşk filmi arası aşk filmi seyretmişim bu aralar ne hoş:) Zaten film seyretmekle yetiniyorum; hayatımda aşk yok, aşık olabileceğim bir erkek yok, dahası aşık olabilecek halim de yok. O yüzden yapayı iyidir böyle, kapitalist düzen ha bire damardan aşk pompaladığı için bağımlılık yapıyor; sentetik olarak da olsa almak lazım(çok solcu gördüm kendimi).

Film hoşçana bir film. Romantik komedileri ti'ye alıyor ama aynı zamanda kendisi de bir romantik komedi. Filme bağlı, arkada yazılıp duran bir senaryo var. Film bununla açılıyor zaten. Audrey Hepburn kılıklı, romantik hikayelerden hoşlanan, ama romantik bir hikayenin varlığını kendi hayatında tahayyül edemeyen Jacks isimli Amerikan-İngiliz karışık aksanlı kız hikayenin odak noktasında... Konuyu kabaca Arjantinli yahuşuhlu(yahşiyle yakışıklının kırması yani) fotoğrafçıyı gay zannedip ev arkadaşı gay Peter'a ayarlamaya çalışıyor ama bu arada Paolo(fotoğrafçı) Jacks'e aşık oluyor. Konu basit bir romantik komedi olarak görülebilir, öyle zaten:) Ama arada olan küçük nüansları hoş, filmi izlettiren de onlar zaten.

Film boyunca gönderme yapılan senaryoyu Peter yazıyor kendi hayatlarından etkilenerek. Ama sonunda para düşkünü yapımcı kendi istediği hale sokuyor söz konusu senaryoyu:) Film boyunca Yer yer yaratıcı diyaloglara sahip bir film kendisi, çoğunu da Jacks'in depresif arkadaşı Talullah sarfediyor. Örneğin;

-Talulah, neyin var?
-Freedom'ın bir ilişkisi var.
-İlişki mi? Daha 2 haftadır çıkıyorsunuz. Kiminle ilişkisi var?
-Benimle. Evli olduğunu öğrendim.

Tabii böyle anlatınca eminim komik olmamıştır ama bulunduğu noktada çok güldürebililiyor:) Yani sizin anlayacağınız romantik-komedi:D Peter her kadına bir gey yakın arkadaş kampanyası başlattıracak kadar içten oynuyor. Sevdim kendisini. Bu arada filmdeki arkadaş grubunu takdir ettim arkadaşlık anlayışlarından dolayı, çünkü filmde kadın erkek homo hetero demeden herkes birbirinin aşk hayatına katkıda bulunmaya çalışıyor. Hele Peter'a ayarlamak istedikleri bir adam var, maşallah devasa bir grup seferber oluyor ayarlamak için... Araya aracılar ordusu koyup sonunda tanıştırıyorlar, ama anlatmayım seyrederseniz:)

Ha bir de filmde akıllara zarar bir tango sahnesi var(algıda seçicilik ve seçtiricilik). Ezberlemek için bayağı bir uğraşmışlar hareketleri belli oluyor. Brittany Murphy'nin ne kadar esnek olabileceğini görmek için ideal, güzel tango izlemek için kötü bir sahne. Zira dans etmiyorlar, dediğim gibi çok fena ezberlemişler. Fotoğrafta da görebilirsiniz düşecekmiş gibi duruyorlar.

Keyifli zaman geçirmek için ideal(çok keyifsiz anlattım dimi, ilk izlediğimde yazmalıydım). Fİlmde bolca Audrey Hepburn, özellikle Breakfast at Tiffany's göndermesi var(zaten bir gün new yorka gidersem ilk işim sabahlayıp tiffany's'in önünde kahvaltı etmek olacak) Varsa harbiden boş zamanınız tavsiye edilir...

2 yorum:

  1. yahuşuhlu deyimini pek beğendim. yahşi ve yakışıklının yanı sıra içinde şuh öğeler de barındırıyor. "adam şuhlu yahu şuhlu."

    YanıtlaSil
  2. ahahaha kelimeye bu açıdan hiç bakmamıştım ama evet şuh öğelerde barındırırdığı açık :)

    YanıtlaSil